beni mutlu eden şeyler

- bulutlarda şekiller aramak
- çocuk kitapları okumak
- her cuma akşamı kırmızı oje sürüp pazartesi sabahı okula gitmeden telaşla çıkarmaya çalışmak
- kırmızı ışıklarda geçmek
- portakal ve çilekleri koklamak
- müzik dinlerken sesi (ve bası) sonuna kadar açıp yere uzanmak, gözlerimi kapatmak
- sahaflardan eski kartpostallar toplamak
- gardrobumdaki giysileri düzenlemek (bir haftaya kalmadan yine çıldıracak olsalar da)
- uzun uzun ağlayıp rahatlamak
- piknik yapmak
- yağmur yağarken evde sıcak bişey içip kitap okumak
- sabahtan akşama kadar evden çıkmadan anime izlemek
- etnik müzikler keşfetmek
- hardallı turşulu sosisli sandviç yemek
- camları açık bir arabada giderken müziği sonuna kadar açıp bağıra bağıra eşlik etmek
- lokum yerde uzanıyorken onun yumuşacık karnını yastık yapıp serinletici taşlara uzanmak
- yeğenimi (2 yaşında) gıdıklamak, havaya atıp tutmak, biraz da ısırmak
- babamla klasik müzik konserlerine gitmek (her zaman değil ama)
- sevgilimin boynundaki o çukura yüzümü gömüp kokusunu içime çekmek
- arkadaşlarımla gece çıktıktan sonra ertesi gün çok gülmekten karnımın ağrıdığını hissetmek
- derslerde sıradan şeyler hakkında komik yazışmalar yapmak
- güzel kahve yapan bir kafeye gidip 1 saat boyunca kitap okumak, kahve içmek
- aşık olmak
- yazlıkta balkonda yemek yemek
- çok yavaş bir şekilde de olsa odamı dekore etmek
- fransızca konuşmaya çalışmak
- yağmur yağdıktan sonraki çimen kokusunu içime çekmek
- yeni bir çeşif sufle denemek
- mandalinalı, narlı, kayısılı, çilekli çay içmek
- çizburger yerken yanında kahveli milkshake içmek
- denizde saatlerce yüzdükten sonra buz gibi su içmek
- elele tutuşan yaşlı çiftleri görmek
- mektup yazmak
- yabancılarla tanışmak
- süt içtikten sonra dudağımın üstünde sütten bir bıyık oluştuğunu hissetmek
- resim yaptıktan sonra renkleri değişmiş parmak uçlarıma bakmak
- internetten alışveriş yapmak
- mutfağı mahvederek de olsa kurabiye pişirmek
- guitar hero oynamak
- dışarda hava yağmurluyken sevgilime sarılıp film izlemek
- meksika yemekleri yemek
- kaşarlı, acılı ve kıtırlı domates çorbası içmek
- ne içersem içeyim (soğuksa tabi) pipet kullanmak
- ingiliz aksanını taklit etmeye çalışmak
- eski siyah-beyaz sessiz filmleri izlemek
- güneşin altında bisiklete binmek
- yaz akşamlarında kısa kollu tişörtlerle salına salına uzun yürüyüşler yapmak
- patlayıncaya kadar sushi yemek
- her gece en az sekiz saat uyumak
- şamatacı insanlarla tabu oynamak
- tabu, pictionary gibi oyunlarda herkesi yenmek
- fotoğraf çekmek
- yeni kentler gezmek
- hareket etmek
- gece parkta içki içmek ve çimenlerin üzerinde uzanmak
- otobüste, uçakta, trende ya da dolmuşta cam kenarına oturmak
- sahaftan bir kitap aldığımda altı çizili cümlelerle karşılaşmak
- eski günlüklerimi okuyup kendime gülmek
- kumdan kale yapmak
- yün çoraplar, hatta patikler giymek
- ipod'um olmadan, tüm kokuları içime çekip tüm sesleri duyarak sahilde yürümek
- havaalanındaki insanları izlemek
- başkalarının anılarını dinlemek
- kartopu oynamak
- bir şarkıyı hatasız çaldığımızda gruptan herhangi biriyle göz göze gelmek
- sokak kedilerini sevmek
- duş aldıktan sonra şampuan kokmak
- daktilo sesi
- temiz çarşaflar
- dondurma (kışın da)
- kütüphanelerin sessizliği
- portakal renkli herşey
- inek gözlükleri (erkek arkadaşımda bir çift var!)
- eski plakların o cızır cızır sesi
- yabancıların bana gülümsemesi
- odamın koruyucu havası
- perdelerimin altından sızan güneş ışığı
- kendime ait bir alanımın olması
- çok güldükten sonra dizlerimin titremesi
- sabahları dışarı temiz havaya çıktığımda aldığım ilk nefes
- küçük çocukların feci ciddi bi surat ifadesiyle aptalca sorular sorması
- sadece yazlık bi elbiseyle bir çift babet giyip çıktığımda hissettiğim huzur